Vergi davaları Vergi danışmanı

Kasa Adat Faizi ve Danıştay VDDK’nın 2023/415 E., 2025/255 K. Sayılı Kararı: Vergi İdaresi Otomatik Hesaplama Yapabilir mi?

28.11.2025
95
Kasa Adat Faizi ve Danıştay VDDK’nın 2023/415 E., 2025/255 K. Sayılı Kararı: Vergi İdaresi Otomatik Hesaplama Yapabilir mi?

Şirketlerin muhasebe sisteminde en çok tartışılan hesaplardan biri, hiç şüphesiz 100–Kasa hesabı ve bu hesaba bağlı olarak gündeme gelen kasa adat faizi uygulamasıdır. Vergi incelemelerinde, kasa hesabında yüksek bakiye görülmesi hâlinde çoğu zaman şirketin bu nakdi ortaklarına kullandırdığı varsayılmış; buna dayanarak transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yapıldığı iddiası ile ek vergi ve vergi ziyaı cezası tarh edilmiştir. Peki yalnızca “kasa bakiyesi yüksek” diye vergi idaresi kendiliğinden kasa adat faizi hesaplayıp matraha ekleme yapabilir mi?

Bu soru, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 09.04.2025 tarihli, 2023/415 Esas, 2025/255 Karar sayılı içtihadıyla yeniden ve açık biçimde gündeme gelmiştir. Kararda, kasa hesabındaki yüksek tutarın tek başına şirket kaynaklarının ortaklara kullandırıldığına dair yeterli bir delil sayılamayacağı belirtilmiş; somut tespit olmadan ve ilişkili kişiler nezdinde araştırma yapılmadan otomatik adat hesabıyla yapılan tarhiyatların hukuka aykırı olduğu kabul edilmiştir.

Bu karar, hem kasa adat faizi bakımından vergi idaresinin yaklaşımını sınırlamakta hem de mükellefler için önemli bir hukuki güvence oluşturmaktadır. Aşağıda önce “adat” kavramını, ardından “adat faizi”ni ve 100–Kasa hesabının mahiyetini açıklayacak; sonrasında bu kavramları Danıştay VDDK kararı ile birlikte değerlendireceğiz.

Adat Nedir?

Finans ve vergi uygulamalarında sıkça kullanılan adat, belirli bir tutarın belirli bir süre boyunca kullanılması hâlinde faiz hesabında kullanılan teknik bir yöntemdir. Basit şekilde ifade etmek gerekirse:

Tutar × Gün sayısı = Adat

Bu adat değerine, ilgili faiz oranı uygulanarak faiz tutarı bulunur. Adat yöntemi özellikle şu amaçlarla kullanılabilir:

Ortak veya ilişkili kişilere verilen borçların faiz hesaplamalarında
Kasa ve cari hesap kalemlerinde nakit kullanımının tespitinde
İç finansman maliyetlerinin belirlenmesinde

Ancak unutulmamalıdır ki kasa adat faizi bir vergi türü değildir; yalnızca bir hesaplama tekniğidir. Vergisel sonuç doğurabilmesi için gerçek bir kullanımın veya somut bulgularla desteklenen bir kullanım varsayımının bulunması gerekir.

Adat Faizi Nedir?

Kasa Adat faizi, adat yöntemi uygulanarak hesaplanan muhtemel faiz tutarını ifade eder. Vergi incelemelerinde adat faizi genellikle şu kurguyla gündeme gelir:

Kasa veya cari hesapta yüksek bakiye vardır.
Bu tutarın işletmede fiilen bulunmadığı varsayılır.
Ortakların bu parayı kullandığı iddia edilir.
Bu kullanım bir finansman hizmeti olarak değerlendirilir.
Şirketin faiz geliri yazması gerektiği, yazmadığı için matrah farkı bulunduğu ileri sürülür.

Asıl tartışma burada başlar:
Gerçekte bir para kullanımı yoksa yalnızca yüksek kasa bakiyesiyle adat faizi hesaplanabilir mi?

Danıştay’ın 2025 tarihli kararı bu soruya net bir yanıt vermektedir: Tek başına kasa bakiyesi yeterli değildir.

100–Kasa Hesabı Nedir ve Neden Tartışmaların Merkezinde?

100–Kasa hesabı, işletmenin elindeki fiziksel nakdin kaydedildiği hesaptır. Nakit yoğunluğu olan işletmelerde dönem dönem yüksek kasa bakiyeleri görülmesi olağandır. Bu durum her zaman:

Paranın işletmede bulunmadığı
Ortakların kasadan para çektiği
Şirket kaynaklarının bedelsiz kullandırıldığı

anlamına gelmez.

Buna rağmen bazı incelemelerde “8.000 TL üzeri kasa bulunamaz, fazlası ortaklara verilmiş sayılır” yaklaşımıyla adat hesaplaması yapılmıştır. İşte bu otomatik varsayım, VDDK kararında açık şekilde eleştirilmiştir.

Danıştay Kararının Özeti: Somut Tespit Olmadan Adat Faizi Hesaplanamaz

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 2023/415 E., 2025/255 K. sayılı kararı şu temel tespitleri içermektedir:

Yüksek kasa bakiyesi tek başına ortaklara kaynak kullandırıldığını göstermez.
Ortaklar nezdinde somut inceleme yapılmadan adat faizi hesaplanamaz.
Para hareketinin gerçek mahiyeti araştırılmadan yapılan tarhiyat hukuka aykırıdır.
Kasa mevcudunun fiilen bulunup bulunmadığı tespit edilmeden adat tarhı yapılamaz.
Örtülü kazanç dağıtımı iddiası sadece varsayım ve matematiksel hesaplamaya dayanamaz.

Bu gerekçelerle Kurul, vergi idaresinin temyiz istemini reddetmiş ve Bölge İdare Mahkemesi’nin kararını onamıştır. Karar, tüm ülke genelinde bağlayıcı içtihat niteliğindedir.

Bu şu anlama gelir:
Vergi idaresi artık tek başına kasa bakiyesi yüksek diye adat faizi tarh edemeyecektir.

Kararın Uygulamaya Etkisi

Bu karar özellikle nakit yoğun sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler için büyük önem taşır. Çünkü artık:

Otomatik adat hesaplamaları hukuken geçerli değildir.
İdare somut delil göstermek zorundadır.
Kasa-adat dosyalarında mükellef lehine karar verme eğilimi güçlenmiştir.

Bu durum, vergi incelemelerinde “soyut varsayımların” değil, somut kanıtların esas alınması gerektiğini hatırlatmaktadır.

Danıştay VDDK Kararının Tam Metni

Aşağıda, 09.04.2025 tarihli Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 2023/415 E., 2025/255 K. sayılı kararının tam metnini ulaşabilirsiniz.

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/415
Karar No : 2025/255

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Defterdarlığı – …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin 24/11/2022 tarih ve E:2022/1228, K:2022/1779 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2011 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca, 2011 hesap döneminde kasa hesabında izlenen yüksek tutarda nakit paranın 8.000 TL’yi aşan kısmının şirket ortaklarına kullandırılarak transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında bulunulduğundan bahisle re’sen tarh edilen 2011 yılına ait kurumlar vergisi, aynı yılın Ocak-Mart, Nisan-Haziran, Temmuz-Eylül, Ekim-Aralık dönemlerine ait geçici vergiler, vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezaları ve fazla amortisman ayırmak suretiyle kurum kazancının eksik hesaplandığından bahisle ikmalen tarh edilen 2011 yılına ait kurumlar vergisi, aynı yılın Ocak-Mart, Nisan-Haziran, Temmuz-Eylül, Ekim-Aralık dönemlerine ait geçici vergiler, vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davacı şirketin 2011 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu’nda şu tespitlere yer verilmiştir:
i. 2011 yılı defter ve belgelerinin incelenmesinden “100-Kasa Hesabı“nın borç bakiyesi tutarlarının normal günlük ihtiyacın çok üzerinde olduğu ve borç bakiyesiyle ilgili herhangi bir adatlandırma ve tahakkuk işlemi yapılmadığı görülmüştür.
ii. Bu durum, şirket ile ortakları arasında ödünç para alıp verme ilişkisinin olduğunu göstermektedir. Ortaklara bedelsiz finansman temini sağlanarak şirket elde edeceği faiz gelirlerinden mahrum bırakılmış ve transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında bulunulmuştur.
iii. Diğer taraftan, şirket fazla amortisman ayırmak suretiyle dönem kazancının eksik hesaplanmasına sebebiyet vermiştir.
I. Fazla amortisman ayırmak suretiyle kurum kazancının eksik hesaplandığından bahisle ikmalen tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergiler üzerinden bir kat kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden yapılan inceleme:
Davacı şirket tarafından amortisman hesaplamalarında ve bu tutarların muhasebeleştirilmesinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve ilgili tebliğlerde yer alan düzenlemelere uyulmadığı anlaşıldığından, fazla amortisman ayırmak suretiyle kurum kazancının eksik hesaplandığından bahisle ikmalen tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergiler üzerinden bir kat kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık görülmemiştir.
II. 2011 hesap döneminde kasa hesabında izlenen yüksek tutarda nakit paranın 8.000 TL’yi aşan kısmının şirket ortaklarına kullandırılarak transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında bulunulduğundan bahisle re’sen tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergiler üzerinden bir kat kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden yapılan inceleme:
Davacı şirketin ortakları nezdinde gerekli araştırma ve inceleme yapılmamıştır. İlişkili kişiler ile davacı şirket arasında para hareketlerinin olup olmadığı ve varsa gerçek mahiyeti tespit edilmemiştir. Alacaklar hesabında yer verilen para hareketlerinin şirket işlerinde ve emtia alımında kullanılıp kullanılmadığı konusunda yasal defterler incelenmemiştir. Bu hususların yanı sıra, davacının tahsilat ve ödemeleri incelenerek kasa hesabında belirtilen tutarda para bulunmasının ticari teamüllere uygun düşüp düşmediğinin değerlendirilmediği ve kasa mevcudunun ortaklar tarafından şahsi menfaat sağlamaya yönelik olarak kullanıldığı hususunda somut bir tespitin bulunmadığı da dikkate alındığında, yapılan incelemenin Vergi Usul Kanunu’nun 134. maddesinde öngörülen, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırma ve tespit etme amacına uygun olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, şirket kaynaklarının ortaklara karşılıksız olarak kullandırılmak suretiyle verilen finansman hizmeti karşılığında faiz geliri elde edildiği ve kârın ortaklara örtülü olarak dağıtıldığı açıkça ve hukuken geçerli şekilde tespit edilmediğinden, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında bulunulduğundan bahisle re’sen tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergiler üzerinden bir kat kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka uygunluk görülmemiştir.
III. Re’sen ve ikmalen tarh edilen geçici vergiler yönünden yapılan inceleme:
Mahsup dönemi geçen geçici verginin terkin edilmesi gerektiğinden ikmalen ve re’sen tarh edilen geçici vergilerde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
IV. Karar sonucu:
Mahkeme bu gerekçeyle fazla amortisman ayırmak suretiyle kurum kazancının eksik hesaplandığından bahisle ikmalen tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergiler üzerinden bir kat kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden davayı reddetmiş; transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında bulunulduğundan bahisle re’sen tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi, geçici vergiler üzerinden bir kat kesilen vergi ziyaı cezaları ile re’sen ve ikmalen tarh edilen geçici vergileri kaldırmıştır.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Vergi Dava Dairesi, kararın istinaf istemine konu hüküm fıkrasının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf istemini reddetmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 07/04/2022 tarih ve E:2018/7046, K:2022/2266 sayılı kararı:
Davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu’nda mahkeme kararında yer alan tespitlere ek olarak şu tespitlere yer verilmiştir:
i. Davacı akaryakıt perakende ticaretiyle iştigal etmektedir.
ii. “100-Kasa Hesabı” yıl içerisinde bazı tarihlerde alacak bakiyesi vermiştir. Davacı şirketin kanuni temsilcisi, kasa hesabının alacak bakiyesi vermesinin nedenine ilişkin olarak “Zaman zaman işletmenin nakit ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla işletme ortakları olarak işletmeye borç veriyoruz. Fakat bu nakit girişleri muhasebecimizin sehven yaptığı hatadan dolayı kayıtlarımızda gözükmüyor. Dolayısıyla kasa hesabımız alacak bakiyesi vermiş görünüyor.” şeklinde ifade vermiştir.
iii. “100-Kasa Hesabı” yıl içerisinde bazı tarihlerde yüksek tutarda borç bakiyesi vermiştir. Davacı şirketin kanuni temsilcisi, kasa hesabının borç bakiyesi tutarlarının yüksek seyir izlemesinin nedenine ilişkin olarak ise “Kasa hesabının gün sonu bakiyesinin yüksek olmasının sebebi yıl içinde işlenen banka ekstrelerinde bankadan yapılan çek ödemelerinin kime yapıldığının tespit edilememesi nedeniyle ödemenin kasaya alınmasından kaynaklanmaktadır” şeklinde ifade vermiştir. Bu iddiayı kanıtlayacak herhangi bir belge ibraz edilmemiştir. “100-Kasa Hesabı“ndan “102-Banka Hesabı”na yüksek tutarda para yatırıldığına ilişkin bir muhasebe kaydına rastlanmamıştır.
iv. Şirketin günlük harcamaları ve diğer ihtiyaçları için 8.000 TL’yi nakit olarak bulundurduğu kabul edilmiş, bu tutarın fazlasının şirket tarafından ortaklara kullandırıldığı sonucuna varılmıştır.
v. Şirketin 2011 hesap döneminde Türk Lirası üzerinden borç almadığı ve vermediği anlaşıldığından, dış emsal olarak Merkez Bankasının reeskont işlemlerinde uyguladığı faiz oranı dikkate alınmak suretiyle adat hesabı yapılmıştır.
Davacının kasa hesabında günlük ihtiyacı olan tutarın üzerinde nakit bulundurmasının ticari teamüllere uygun olmaması ve kanuni temsilci tarafından bu konuda yeterli bir açıklamanın yapılmaması karşısında davacının ortaklarına bedelsiz olarak şirket kaynağını kullandırdığının kabulü gerektiğinden aksi yönde verilen temyize konu kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi Dava Dairesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının ortaklarına bedelsiz finansman temini sağlayarak transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtmak suretiyle kurum kazancını eksik beyan ettiği belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,
2- … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
09/04/2025 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

KARARIN TAM METNİNE ULAŞMAK İÇİN

GÜNCEL DANIŞTAY KARARI (SAHTE FATURA)

İletişim Bilgileri

📞 Telefon: 0 (531) 681 43 58
📱 WhatsApp Hattı: 05316 814 358
📧 E-posta: uzman@davavergi.com

Çalışma Saatlerimiz:
Hafta İçi: 09.00 – 20.00
Hafta Sonu: 09.00 – 17.00

Hemen Ara
WhatsApp