Vergi davaları,Vergi danışmanı
trende

ENFLASYON MUHASEBESİ GERİ Mİ GELİYOR ?

08.01.2022
376
ENFLASYON MUHASEBESİ GERİ Mİ GELİYOR ?

Vergi otoritesi takip eden süreçte ise “7338 Sayılı Kanun” la birlikte amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yeniden değerlemesini sürekli hale getirdi. Yeniden değerlemenin sürekli hale gelmesi “acaba enflasyon muhasebesi geri mi dönüyor sorusunu akıllara getirdi. Vergi otoritesine göre enflasyon muhasebesi uygulaması, Üretici Fiyatları Endeksindeki (ÜFE) artışın cari yıl da dahil olmak üzere son üç yılda %100 oranında artış göstermesi ve cari yıldaki artışın da asgari %10 oranında gerçekleşmesi koşuluna bağlı.

Kamu Gözetimi Kurumu tarafından yayımlanan ve ülkemizdeki gerçeğe uygun sunum çerçevelerinden birisi olan Büyük ve Orta Boy İşletmeler için Finansal Raporlama Standardında da (BOBİ FRS) vergi otoritesiyle uyum sağlamak amacıyla aynı kapsamda bir belirleme yapılmış. Türkiye İstatistik Kurumunca, Türkiye geneli için hesaplanan Yurt İçi Üretici Fiyatları Genel Endeksindeki (Yİ-ÜFE) artışın, içinde bulunulan dönem dâhil son üç raporlama döneminde %100’den ve içinde bulunulan raporlama döneminde %10’dan fazla olması halinde finansal tablolarının enflasyon düzeltmesine tâbi tutulacağı hükme bağlanmış durumda.

Güncel Ekonomik Veriler

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 2019 Kasım’da bir önceki yıla göre %4,26, 2020 Kasım’da bir önceki yıla göre %23,11 ve 2021 Kasım’da bir önceki yıla göre ise %56,62 olarak gerçekleşti. Kasım ayındaki aylık bazdaki artış ise %9,99.

Yine TUİK tarafından 2003 yılı baz alınarak hesaplanan endeks rakamlarına göz atacak olursak; Aralık 2018’de 422,94 olan endeks rakamı Kasım 2021’de 858,43 olarak gerçekleşti. Son 35 aylık endeks performansı yaklaşık %102,96 oranında arttı. Aralık ayındaki verinin negatif gelmemesi durumunda enflasyon muhasebesi şartları gerçekleşmiş oldu.

Düzenleme Yapılma Sebebi

Finansal tabloların asıl amacı şirketlerin içinde bulunduğu gerçek durumu ortaya koymak. Bu amaca hizmet etmek ancak ve ancak finansal tablolardan enflasyonun olumsuz etkisinin arındırılmasıyla mümkün. Paranın satın alma gücündeki bu olumsuz etkinin giderilmediği durumlarda raporlanan tutarlar karşılaştırılabilir olmaktan uzaklaşacak ve finansal tablo kullanıcılarına sunulan bilgiler yanıltıcı olabilecektir.

Düzeltilecek kalemler ilgili finansal tablo kalemlerinin parasal kalem olup olmamasına göre değişkenlik gösterir. Parasal kalemler hali hazırda raporlama dönemi sonundaki cari ölçüm birimine göre ifade edildiklerinden düzeltmeye tabi tutulmazken, parasal olmayan kalemler düzeltilirler.

Parasal kalemler, sabit veya belirlenebilir bir tutarda para olarak alınacak ya da ödenecek varlık ve yükümlülükler ile elde tutulan nakitleri temsil eder. Parasal kalemin en ayırt edici özelliği karşılığında para alma hakkı ya da ödeme yükümlülüğü vermiş olmasıdır. Bunlar dışında kalan finansal tablo kalemleri ise parasal olmayan kalemler olarak dikkate alınır. Parasal ve parasal olmayan kalemlere aşağıdaki başlıkları örnek olarak verebiliriz.

 

 

Enflasyonun neden olduğu çok sayıda olumsuzluktan birisi de işletmelerin mali tablolarında neden olduğu tahribattır. Zira işletmelerin bilançosundaki varlıklar genellikle tarihi değerler üzerinden gösterildiğinden enflasyon bilançolarda erimeye neden olur. Diğer taraftan, fiyatlar nominal bazda arttığından gelir tablosundaki satış ve kar rakamları şişer ve şirketler sırf bu enflasyon nedeniyle daha fazla vergi ödemek durumunda kalırlar. Neden olduğu birçok olumsuzluk nedeniyle yüksek enflasyon istenen bir durum değildir ve ciddi mücadeleyi gerektirir. Bu mücadele temel olarak merkez bankasının görevidir. Merkez bankasının uygulayacağı para politikası, uygulanacak maliye politikası ile desteklenmelidir.

Enflasyon düzeltmesi, Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun mükerrer 298. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme uyarınca, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki (Yİ-ÜFE) artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar. Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer. Cumhurbaşkanı %100 oranını %35’e kadar indirmeye veya tekrar kanunî seviyesine kadar yükseltmeye, %10 oranını ise %25’e kadar çıkarmaya veya tekrar kanunî seviyesine kadar indirmeye yetkilidir.

Görüldüğü üzere, literatürde “enflasyon muhasebesi” olarak kullanılan enflasyon düzeltmesinin uygulanması için iki şartın birlikte sağlanması gerekmektedir: Yİ-ÜFE artış oranının 1) son üç hesap döneminde (son 36 ay) %100, 2) son 12 aylık dönemde ise %10’dan (Cumhurbaşkanı oranı artırırsa %25) fazla olması.

Yukarıdaki verilerden görüldüğü üzere, Kasım-2021 itibariyle 2021 yılı için enflasyon düzeltmesinin her iki şartı da sağlanmış durumdadır. Bu durumda, enflasyon Aralık ayında mucizevi bir şekilde düşmezse (negatife dönmezse) veya sihirli bir el Aralık ayındaki enflasyon oranını negatife çevirmezse 2021 yılında enflasyon düzeltmesi uygulanacaktır.

Bu durumda akla ilk gelen soru, 7326 sayılı Yapılandırma Kanunu kapsamında taşınmazlarını ve amortismana tabi iktisadi kıymetlerini yeniden değerlemeye tabi tutup değer artışı üzerinden %2 vergi ödeyenlerin ödedikleri bu vergilerin ne olacağıdır. 2021 yılı sonunda enflasyon düzeltmesi yapılacak olması nedeniyle, 7326 sayılı Kanunla yapılmış olan yeniden değerlemenin bir anlamı kalmamıştır. Zira enflasyon düzeltmesi yapılmasıyla birlikte bilançodaki parasal olmayan bütün kalemler Yİ-ÜFE ile endekslenecektir. Bu durumda, 7326 sayılı Kanun kapsamında halihazırda yeniden değerleme yapmış olanlar boşuna %2’lik vergi ödeme durumuna düşmüş bulunmaktadırlar. Yeniden değerlemeden yararlanmak mükellefler açısından bir hak ve ihtiyari olduğundan, ödenmiş olan bu %2’lik verginin yasal bir düzenleme olmadığı sürece iadesi söz konusu olmayacaktır

İSO açıklamalarına göre, İSO 500’de 2015’te %60’ların üzerindeki toplam borçlar, 2020’de %68,4’e çıkmışken; özkaynaklar %31,6 sabit kaldı. İSO ikinci 500’de de öz kaynakların payı 2019’da %41,3, 2020’de %39,2 olurken; 2019’da %58,7 olan toplam borçların payı 2020 yılında %60,8 oldu. Diğer bir deyişle, İSO 500 şirketlerinin mali tablolarında parasal olmayan kıymetler önemli yer tutuyor. Bunun nedeni, Türkiye’de işletme faaliyetleri özykaynaklardan çok yabancı kaynak ile finanse edilmesidir.

Sonuç olarak 2022 yılında düzeltme yapılırsa, özkaynakları güçlü olmayan mükellefler, parasal olmayan kıymetlerinin düzeltilmesinden kaynaklanan gelir üzerinden vergi ödemek durumunda kalabilecek. Bu nedenle, 2022’de ÜFE artışı %25’i aşmaz ve %10 oranı Cumhurbaşkanı tarafından %25’e çıkarılırsa, büyük ihtimalle 2004’teki gibi bir yıl uygulanıp sonra tekrar rafa kalkacak enflasyon düzeltmesinin mükelleflere yükleyeceği ek vergi yükü ortadan kaldırılabilir.

 

FIRAT İNSEL

VERGİ MÜFETTİŞİ

 

Sorularınız için: davavergi@gmail.com

 

Yasal Uyarı: Yazılar tamamen yazarın kişisel görüşleri olup başka hiçbir kişi veya kurumu bağlamaz. Sitemizde yayınlanan yazılar telif hakları nedeniyle izin alınmaksızın ve atıf yapılmaksızın kullanılamaz. Yapılan atıflarda, MÜKELLEFHABER / www.davavergi.com adreslerinin belirtilmesi zorunludur.

Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz:
WhatsApp chat